Visitors

http://www.geovisites.com/pt/directory/artes_artes-plasticas.php

18 Temmuz 2014 Cuma

1956 Yılı Dolmuş Dergisi'nden...

Karikatüre, Mizaha Kızılmaz
Demokrat İdarelerde İktidardakiler Buna Tahammül Etmek Zorundadırlar
Fransa’nın meşhur humoristlerinden biri italya’ya gider. Devir Mussolini’nin kudretli zamanı. İtalya bir taraftan hummalı bir iktisadi kalkınma içinde, diğer taraftan komşuları İçin korkulu bir rüya ve Duçe kara gömleklilerin gözünde bir İlah... Bir basın toplantısında Mussolini’nin ateşli bir konuşmasını dinlemek şerefini kazanan karikatüriste bir İtalyan meslekdaşı heyecanla sorar:
- Nasıl buldunuz?
- Vallahi Mussolini’nin saçsız kafası ve ihtirasını gösteren yamyam ağzından başka dikkate layık bir şey bulamadım.
Mizahçı diğer insanlardan başka türlü görür. Burhan'ın bir sergisinde tilki suratlı adamları, tombul kuşlar, esatiri mahlûklara benzeyen hayvan karikatürlerini velhasıl bu acayip dünyayı seyreden biri merakla dönmüş:
- Yahu, demişti, mesela şimdi beni nasıl gördüğünüzü ba­yağı merak ediyorum.
Avrupa fatihi Napolyon milyonlarca kişiyi titretmişti. Ama
karikatüristlerin kaleminde eciş bücüş kimi zaman aşağılık bir mahlûka benzeyen bir şekil olmaktan öteye geçeme­mişti. Misalleri çoğaltmak kolaydır. Daha geçen hafta «Punch» mizah dergisinde İngiltere Başbakanı A. Eden için de Bulganin'le Kruşçev'in yan geldiği arabayı çeken bir eşek şeklinde karikatürize edilmişti. Dikkat edelim «Punch» demokraside dün­yaya örnek bir memleketin en kaliteli mizah dergisidir. İngiltere’de kraliçe, hakimler ve Punch karikatüristlerinin sosyetedeki İtibarları birbirinden pek farklı sayılmaz.
Mizah sanatı ancak demokratik havada teneffüs edilebilir.
1946 senesine gelinceye kadar (Bu tarih Cemal Nadir'in ölüm, demokrasimizin doğum yılıdır) Türk karikatür sanatı an­cak iki kıymet yetiştirebildi: Cem ve Cemal Nadir. Cem Meşrutiyetin bereketli havasında serpilmişti. Cemal Nadir demek ki tek parti devrinde bile mizahını değerlendirebilecek bir kıymetti. Bugün sayısı yirmibeşi aşan karikatüristler topluluğu son on senenin demokratik ortamında yetişen değerlerden meyda­na gelmiştir.
Karikatüre, mizaha kızılmaz. Demokrat idarelerde iktidardakiler buna tahammül etmek zorundadırlar. Muhalif gazete­lerin yazılarını uyku hapı gibi kullanmak için kesip yastığı al­tına koyan Klemanso bir demokraside iktidar sahibinin nasıl düşünmesi gerektiğine örnektir. Ancak diktatörlüklerde karikatürlere kızılır. Mizaha tahammül edilmez. Ancak totaliter ida­relerde karikatür ve humour sanatının gelişmesine set çekilir.
Mizah mecmualarında iktidardakiler konu yapılır. Başbakanlardan, bakanlardan, meclis reisinden bahsedilir. Bütün dün­yada bu böyledir. Muhalefet ancak iktidara karşı mücadelesi dolayısıyle mevzu olarak ele alınır.
Bu  basit gerçekleri niçin tekrarlıyoruz?
Çünkü son günlerde Dolmuş sayfalarında sık sık karika­türlerini görmeye alıştığınız bazı zevat sonsuz bir tahammülsüzlüğe bürünmüşlerdir. Veyahut bazı kimseler bu zevata yaranmak kaygusu ile Dolmuş aleyhine faaliyete geçmişlerdir. Bu faaliyetin hare­ket noktası gülünçtür. Bunu ya onların şaşkınlığına veya kor­kutma politikası için başka mesnet bulamamalarına veriyoruz. Herhalde «Dolmuş» ne yapacağını bilen bir dergi olarak bu çe­şitten korkutmalara pabuç bırakmaz. Bizi asıl düşündüren, mütecessis eden mizahın, karikatürün, esprinin zevkini, hicve karşı toleransı Nasreddin Hoca’nın torunlarının unutmuş olmalarıdır.
Hatırdan  çıkarılmaması icabeden bir nokta daha var:
Eski iktidar erkânına gidip bir sorun bakalım, vaktiyle on­lar da böyle şeylere kızarlardı. Şimdi:
- Ah, diyeceklerdir, iktidar sandalyesinde olsak da sık sık Dolmuş’un kapağını süslesek!..
(3 Mayıs 1956)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder