Her zaman neşeli, her zaman mutlu görünen insanlar vardır. Kahkahaları hep yüksek perdeden, her ortamı varlığıyla şenlendiren, yokluğunda tüm gözlerin aradığı. Onları ağlarken hiç göremezsiniz. Hatta suratı asılsa bile 3 saniye sürer bir gülüşüyle hüznünü kamufle etmesi. O yüzden hiç dikkat etmemişsinizdir. Hiç aklınıza gelmemiştir onun da tıpkı sizin gibi hassas bir ruha sahip olabileceği. Ara sıra birilerine, bir şeylere kızıp delirebilme hakkına onun da sahip olabileceğini örneğin, hiç farketmemişsinizdir.
Oysa onlar, sizin normlar eşiğinde yaşadığınız her duyguyu, anormal eşiklerde yaşar. Mutluysa en yüksek kahkahaları atar, mutsuzsa en içten gözyaşlarını akıtır. Siz söyleyip geçersiniz belki ama onlar söylediğiniz her sözü içinde bütün harflerine ayrı anlamlar yükleyerek yeniden yaşar. Hiçbir şeyi küçük yaşayamaz böyleleri, hiçbir şeyi sıradan yaşayamaz. Naif ruhlarına yakışmaz çünkü böylesi, yaradılışları izin vermez. Mutluysa sonuna kadar gider, aşıksa dünyayı karşısına alır, siz dünyevi kaygılarla boğuşurken, o varoluşunu sorgular, siz “şu iş de yetişmedi ah vah” derken, onun içindeki çocuk çoktan başka bir rüzgarın peşinden koşmaya başlamıştır bile.
Böyle insanları anlamak bir ömür işidir, biz gerçek dünyanın sıkıcı insanlarının harcı olamayacak kadar zor bir iştir. Hele ki ölümleri üzerinden ahkam kesmek, küçük çaplarımıza yakışan bir şey hiç değildir. Onların neyi senin benim gibi olmuş ki, ölümleri olsun? Her konuda uzman olanların acımasız ülkesinde, bir kez daha en azından ölümleri rahat bırakalım.
Oysa onlar, sizin normlar eşiğinde yaşadığınız her duyguyu, anormal eşiklerde yaşar. Mutluysa en yüksek kahkahaları atar, mutsuzsa en içten gözyaşlarını akıtır. Siz söyleyip geçersiniz belki ama onlar söylediğiniz her sözü içinde bütün harflerine ayrı anlamlar yükleyerek yeniden yaşar. Hiçbir şeyi küçük yaşayamaz böyleleri, hiçbir şeyi sıradan yaşayamaz. Naif ruhlarına yakışmaz çünkü böylesi, yaradılışları izin vermez. Mutluysa sonuna kadar gider, aşıksa dünyayı karşısına alır, siz dünyevi kaygılarla boğuşurken, o varoluşunu sorgular, siz “şu iş de yetişmedi ah vah” derken, onun içindeki çocuk çoktan başka bir rüzgarın peşinden koşmaya başlamıştır bile.
Böyle insanları anlamak bir ömür işidir, biz gerçek dünyanın sıkıcı insanlarının harcı olamayacak kadar zor bir iştir. Hele ki ölümleri üzerinden ahkam kesmek, küçük çaplarımıza yakışan bir şey hiç değildir. Onların neyi senin benim gibi olmuş ki, ölümleri olsun? Her konuda uzman olanların acımasız ülkesinde, bir kez daha en azından ölümleri rahat bırakalım.
(Panakea's Sayfasından)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder