"Dünyayı değiştiremiyorsan dünyanı değiştir" sözünü düstur edindim bugünlerde. Yaşadığımız dünya üzerindeki her geçen gün artan, bizleri sarsan olaylara duyarsız kalmak ne kadar zorsa, bu acılar içinde normal bir yaşamı sürmek de o kadar güçleşiyor. Dünyanın gidişatını değiştirmeye tek başıma gücüm yetmez elbet. Ancak kendi payıma düşeni yapmak da benim görevim. Çok bunaldığım, sosyal medya sayesinde zihnime kazınan o korkunç görüntülerden sarsıldığım anlarda tek kurtarıcım terastaki uğraşılarım. Bugün de öyle oldu. Sabah çayımı demlerken yine o korkunç görüntülerle karşılaştım ve boğazımda bir şeyler düğümlendi. Terasa çıktım hemen, derin bir nefes aldım. Salçalarımla, biberlerimle, kurumakta olan domateslerimle ilgilendim, çayımı onlarla içtim, bir nebze olsun huzur buldum...
************
Paylaştığım fotoğrafları görünce geçenlerde "Bakıyorum da iyice bibere, salçaya yöneldin" diye şaka tadında yazdı bir arkadaşım. Yıllardır yaz günlerini bu şekilde değerlendirmeye çalışırım. Son zamanlarda özellikle de Gezi direnişi günlerinde AVM'lere olan tepkimizi, mümkün olduğunca alışveriş yapmayıp hazır gıda ve lüks tüketimimizi en aza indirgeyerek gösterelim demiştik bu platformlarda. Belki o günleri hatırlatmak, belki bazı arkadaşlara küçük bir teşvik, belki eski alışkanlıklarımızı yaşatmak amacı, ister terapi ne derseniz deyin ben bu uğraşıları seviyorum, herkese tavsiye ederim... :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder