Visitors
http://www.geovisites.com/pt/directory/artes_artes-plasticas.php
25 Eylül 2012 Salı
Sinop Diyojen Karikatür Festivali'nden...
Merhaba sevgili dostlar, Sinop Diyojen Karikatür Festivali nedeniyle Sinop'taydım ve harika bir üç gün geçirdim. Bu etkinliğe emeği geçen tüm dostlara ve karikatür ustalarına teşekkür ediyorum. Sinop Diyojen Karikatür Festivali'ne özel fotoları çok yakında paylaşacağım, görüşmek üzere... :)
19 Eylül 2012 Çarşamba
Diyojen Sinop Karikatür Festivali
Diyojen Karikatür Festivali Program:
Katılan Sanatçılar:
Mete AĞAOĞLU, Atilla ATALA, Aşkın AYRANCIOĞLU, D. Umut AYRANCIOĞLU, E. Yaşar BABALIK, Şerife BALKAN, Gülçin ÇALIŞKAN, Feriye ÇEKİÇOĞLU, Burhan DEMİRCAN, Coşkun GÖLE, Kardelen KARACA, Canol KOCAGÖZ, Seyit SAATÇİ, Raşit YAKALI, Saadet Demir YALÇIN
Program:
DİYOJEN KARİKATÜR FESTİVALİ 1. GÜN (22 Eylül 2012-Cumartesi)
KARİKATÜR SERGİLERİ
Mete AĞAOĞLU, Atilla ATALA, Aşkın AYRANCIOĞLU, D. Umut AYRANCIOĞLU, E. Yaşar BABALIK, Şerife BALKAN, Gülçin ÇALIŞKAN, Feriye ÇEKİÇOĞLU, Burhan DEMİRCAN, Coşkun GÖLE, Kardelen KARACA, Canol KOCAGÖZ, Seyit SAATÇİ, Raşit YAKALI, Saadet Demir YALÇIN
SÖYLEŞİ
“Sanatta Özerklik ve Karikatür”
Canol KOCAGÖZ (Karikatürist)
Yavuz DEMİRKAYA (KESK/Kültür-Sanat Sen Genel Başkanı)
DİYOJEN KARİKATÜR FESTİVALİ 2. GÜN (23 Eylül 2012-Pazar)
KARİKATÜR SERGİLERİ
Mete AĞAOĞLU, Atilla ATALA, Aşkın AYRANCIOĞLU, D. Umut AYRANCIOĞLU, E. Yaşar BABALIK, Şerife BALKAN, Gülçin ÇALIŞKAN, Feriye ÇEKİÇOĞLU, Burhan DEMİRCAN, Coşkun GÖLE, Kardelen KARACA, Canol KOCAGÖZ, Seyit SAATÇİ, Raşit YAKALI, Saadet Demir YALÇIN
İMZA GÜNÜ
Aşkın AYRANCIOĞLU-Canol KOCAGÖZ-Raşit YAKALI
PORTRE ÇİZİMLERİ
Saadet Demir YALÇIN- Çocuk Portreleri Çizimi
Coşkun GÖLE- Portre Çizimleri
KARİKATÜR ATÖLYESİ
Raşit YAKALI, Seyit SAATÇİ, Aşkın AYRANCIOĞLU yönetiminde karikatür atölyesi
SÖYLEŞİ
“Türkiye’de Kadın Karikatürist Olmak”
Saadet Demir YALÇIN (Karikatürist)
Yer:İskele Meydanı,Atatürk Anıtı Yanı-Sinop
Tarih : 22-23 Eylül 2012
14 Eylül 2012 Cuma
11 Eylül 2012 Salı
10 Eylül 2012 Pazartesi
7 Eylül 2012 Cuma
6 Eylül 2012 Perşembe
4 Eylül 2012 Salı
CNC Uluslararası Karikatür Sitesi İçin Karikatürist Aşkın Ayrancıoğlu İle Güzel Bir Söyleşi
Merhaba,
CNC için karikatür alanında ulusal ve uluslar arası pek başarıya imza atmış, güçlü çizgilere ve anlatıma sahip, Türk karikatürist Aşkın Ayrancıoğlu ile güzel ve derin konuların yer aldığı bir röportaj gerçekleştirdik. Umarım zevkle okursunuz.
En iyi dileklerimle
Saadet Demir Yalçın
1- Merhaba sevgili Aşkın Ayrancıoğlu. Bize kendiniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
- Merhaba Saadet Hanım. Ben 1969 Sonbaharında Sinop’un Boyabat ilçesinin Bağlıca köyünde doğdum. İlkokulu aynı köyde okurken, ortaokul ve liseyi Eskişehir’de parasız yatılı olarak okudum. 1991 yılında da Samsun 19 Mayıs Üniversitesi resim bölümünü bitirdim… Akademik eğitimle birlikte başlayan resim, karikatür, fotoğraf ve grafik çalışmalarının yanı sıra eleştiri türündeki yazılarımı da sürdürüyorum. Yayımlanmış biri eleştiri (Yüzünden Düşen Bin Umut-Tohum yayınları) diğeri çocuk romanı (Sanat Yolu-1, Yatılı Okuldan Geçen Yol) iki kitabım da bulunuyor… Ayrıca resim öğretmenliği yapıyorum…
2- Karikatür çizmeye hangi yaşlarda başladınız? Çevrenizde sizi bu konuda etkileyen ya da teşvik edenler var mıydı?
- Karikatür çizmeye 18 yaşında, üniversitenin ilk yılındayken başladım. Çevremde beni etkileyen ya da teşvik eden kimse yoktu ne yazık ki… Tamamen kendi çabalarımla emeklemeye ve ardından yürümeye başladım. Bu yürüyüş halen devam etmekte…
3- O dönemlerde takip ettiğiniz ve sizi karikatür anlamında yönlendiren mizah dergileri ve usta çizerler hangileri?
- Ben sanatsal anlamda nitelikli eserler üreten yerli ve yabancı tüm ustaların/çizerlerin bana çok şey kattığını söyleyebilirim. Özel bir isim olmadı beni etkileyen…
Yazılı karikatüre hiç ilgi duymadım. Bu anlamda piyasa mizahı ve dergilerine de mesafeli durdum. Karikatüre başladığım ilk yıllarda Limon ve özellikle Çarşaf dergisinde çalışmalarım yayımlanıyordu. Bunlar da derginin genel karakterine uymayan –yazısız- çalışmalar oluyordu… Çarşaf dergisi “Karikatür Okulu”nu yöneten Raşit Abi’nin sevecenliği, heyecanı ve yüreklendirmesinin gelişimimdeki yerini unutmuyorum.
Bir de Anadolu’da (Samsun, Trabzon, Çorum, İskenderun, Sakarya vs.) yayımlanan çeşitli mizah dergileri ve mizah sayfalarını da hatırlamak gerekiyor… Bunlar da benim gibi pek çok çizerin gelişiminde yol arkadaşı olmuşlardır…
4- Karikatürlerinize baktığımızda yıllar öncesinden bugüne ülke ve dünya gündemi hakkında mükemmel mesajlar içerdiğini görüyoruz. Bunun için gündemi takip etmek ve okuyup araştırmak gerekiyor mutlaka. Gündemdeki önemli konular bir karikatüristi ne derece etkilemeli, karikatüristin sorumluluğu hangi noktada devreye girmeli?
-Haklısınız, dünyada, ülkede olup bitenden haberdar olmak gerekiyor. Yaşanan acıların, sorunların gerçekliğinden kendini soyutlamış bir çizerin sahte gerçekliklerle avunması ve insanları bunlarla avutması kaçınılmazdır… Dünyada, ülkede olup bitenleri… gerçekliği bilebilmek de bir yöntem sorunudur. Sömürgeci sistemin egemenliğine karşı özgür, eleştirel, insani, felsefi, bilimsel, devrimci bir bilinçle karşı durabilmeli karikatürist… Bu bağlamda; aşkları, kavgaları, acıları, umutları ve emeğiyle… insan yaşamına dair her şey karikatüristin eserlerinde ister istemez yer bulur. Karikatürist de bir insanlık savaşçısıdır çünkü…
5- Hızla gelişen ve değişen teknoloji içerisinde sizin çizim tekniğinize yansıyanlar nelerdir? Bir karikatürist teknolojinin nimetlerinden ne derece yararlanmalıdır?
-İnsani olanı yok etmedikçe her türlü olanağın kullanılmasından yanayım. Ben boya ve kağıt kokusunu sevdiğimden, ürettiğim eserle daha sıcak bütünleştiğimden dolayı bilgisayar teknolojisine pek bulaşmıyorum. Bir çizer, eserini en güzel nasıl biçimlendiriyorsa o tekniği kullanmalıdır. Sonuçta ister bilgisayar teknolojisini kullanın, ister boya, fırça, kalem ve kağıt kullanın, renk uyumu, ışık-gölge, kompozisyon vb. estetik değerleri bilmek zorundasınız… Bu nedenle bir çizerin teknik olarak ne kullandığından çok nasıl kullandığı ve dolayısıyla hangi estetik değerde bir ürün ortaya koyduğu önemlidir…
6- Bir karikatürist hem evrensel hem de yerel anlamda işler üretmeli midir yoksa sadece bir alana mı ağırlık vermelidir?
-Sanatçı/Karikatürist yerel olana sırtını dönmeden evrensel eserler üretmelidir. Yerellik dışa en kapalı çevremizdir. Bu da bir gerçekliktir. Bu gerçekliği de eserlerimizde dile getirebiliriz ama sonuçta bunu evrensel bir dille yeniden ortaya koymalıyız. Sanatsal olan, evrensel olandır çünkü. Sanat tarihine baktığımızda yerel motiflerden, yerel imgelerden hareket eden ama bunu evrensel bir dille sunan pek çok sanatçı vardır.
7- Karikatür yarışmaları hakkındaki fikirleriniz? Özellikle yurt dışı yarışmalara hazırlanırken neleri baz alırsınız? Yarışmalardaki başarılarınızın temeli nedir?
-Karikatür yarışmalarının önemsediğim yanı, albüm ve sergiler aracılığıyla pek çok çizerin eserini bir araya getirmesidir. Böylece biçim ve içerikte olsun, düşünsel anlamda olsun bir etkileşim söz konusu oluyor. Gerçekten büyük eserleri görme olanağı buluyorsunuz. Yarışmaları ticari olarak görmemek gerekiyor… Son yıllarda öne çıkan benzer-kopya karikatür sorununun önemli bir nedeni de yarışmaları bir para kazanma aracına indirgeme düşüncesidir.
Yarışmalara katılıyorum, epeyce ödül de kazandım ama eserimi üretirken yarışmaya göre değil, kendi düşünsel ve estetiksel değerlerime göre üretirim… Yani ortaya koyduğum bir eser ödül kazanmış, kazanamamış umurumda bile olmaz. Kazandığı ödül onun sanatsal değerini arttırmaz, neyse odur… Ya da ödül kazanamamışsa daha az değerli olduğundan değildir… Çünkü her yarışmanın bir jürisi, her jürinin de estetiksel, düşünsel bir bakışı vardır… Jürilerin vereceği değer değişken olabilir, ama sanat eserinin gerçek jürisi sanat tarihidir… gerçek değeri de o verecektir…
8- En son Azerbaycan’da düzenlenen yarışmada aldığınız dünya birinciliği oldukça önemli bir başarı. Sizi bir kez daha kutluyorum. Bu yarışma hakkında görüşleriniz, dünya birinciliği bekliyor muydunuz?
-Çok teşekkür ederim. Bu yıl 5.’si düzenlenen Uluslar arası Molla Nasreddin Karikatür yarışması -katılımcı sayısının ve başarılı eserlerin çokluğunun da gösterdiği gibi- saygın bir yarışma. Bir ödül beklentisi içinde olmamıştım.
Bu yarışmada Altın Madalya kazanan karikatürüm 2002-2004 yılları arasında 6 yıl hapis istemiyle yargılandığım 5 karikatürden biriydi… Seyit Saatçi dostumla birlikte iki yıl yargılanıp beraat etmiştik… Ödül kazanan bu karikatür şöyle bir gerçekliği de ortaya koyuyor: Görüyoruz, olimpiyatlarda Altın Madalya kazanan sporcularımıza devlet kurumları evler, Cumhuriyet altınları filan hediye ediyorlar… Ama bizim Altın Madalya kazanan eserimiz için bırakın ödüllendirmeyi, bizi hapse atmak, cezalandırmak istiyorlar… bu da başka bir karikatür tabii… Karikatürün olmazsa olmaz muhalifliğinin göstergesi de aynı zamanda…
9- Sadece karikatür yarışmalarına çizmekle bir karikatürist sorumluluğunu tam olarak yerine getiriyor mu sizce? Sizin kendinize yüklediğiniz bir misyon var mı?
-Yarışmalar çizgi dünyasının bir parçası yalnızca. Salt yarışmalar için üretmek kısırlıktır. Eğer karikatüristliği bir kimlik olarak benimseyeceksek onu bir alanla kısıtlamadan, toplumsal bağlamından soyutlamadan bütünsel olarak benimsemeliyiz. Bu da yalnızca yarışmalarda görünmekle değil, hayatın her alanında var olmakla gerçekleştirilebilecek bir şey…
Kendimin ya da toplumun bana yüklediği bir misyon var elbette… “insandan, emekten, özgürlükten, barıştan yana olmak”… toplumcu bir bakışla üretmenin yanında ayrıca yeni sanatçılar yetişmesine kapılar aralamak da önemli benim için…
10- Karikatür bir sanat dalı mıdır sizce, resim mi karikatür mü daha güçlü anlam ifade eder?
-Düşünsel ve estetiksel yetkinliğin bir arada olduğu karikatür elbette bir sanat dalıdır. Resimde pek rastlamadığımız bir kavgacılık, saldırganlık vardır karikatürde. Çok vurucu, yaratıcı zeka ürünü olan karikatür genelde resimden daha farklı bir yerdedir. resimin de karikatürün de kendine göre güçlü anlamları vardır. Resim hem içerik hem de biçim olarak karikatüre göre çok büyük çeşitlilikler içerir. Karikatür ise biçimde çok çeşitli olabilse de içerikte, duruşta belli sınırlar içinde sınırsızlığı aramak zorundadır… Karikatürün mizah ürünü olması da onu resme göre daha vurucu, daha eleştirel yapar…
11- Karikatüristler arasında ne tür bir dayanışma olmalı? Bu dayanışmaları neler pekiştirir? Bu konuda karikatürist meslektaşlarınızla neler yapıyorsunuz, ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz?
-Karikatüristler arasında bu mesleğin sorunlarını çözme, karikatür sanatını daha nitelikli noktalara götürme, baskı ve sansüre uğrama, yargılanma, işten atılma gibi konularda birbirine sahip çıkma, karikatürü halka götürme vb. konular temelinde bir dayanışma olmalıdır…
Ben daha çok ortak etkinlikler düzenleme, çizgilerimle destek olma ve düşünsel olarak sahip çıkma anlamında dayanışma içerisindeyim…
Ama gerçek anlamda bir dayanışma çizerler arasındaki kişisel sürtüşmelerin aşılmasıyla ve örgütsel mücadeleye çıkarsız, pazarlıksız katılımla gerçekleşecektir…
12- Karikatüristler için çizgi ve esprilerinde sınırlar olmalı mıdır? Sizin sınırlarınız var mı, varsa neler? (Örneğin: Din, politika, ayrımcılık, ırkçılık vb)
-Sınırsız olan alanlardan biri aşksa diğeri de sanattır diye düşünüyorum… Sağlam bir düşünceyle ve estetik bilinçle üretilen karikatürün de sınırı olamaz. Hakarete varmadıkça, içinde düzeyli bir eleştirellik barındırdıkça karikatür sınır tanımaz… Ben de kendime sınırlama koymam bu bağlamda… sınırlamanın olduğu yerde özgür sanat barınmaz…
13- Karikatür evrensel bir dil. Bazen tek bir çizgi sayfalar dolusu bir anlatıma bedel oluyor. Sizin çizgilerinizin her biri detaylı bir çalışma içeriyor. Bir karikatür için ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
-Karikatürlerimi çoğunlukla kağıt üzerine yağlı boya tekniğiyle yaptığımdan ve belirttiğiniz gibi detaylı bölümler içerdiğinden biraz uzun zaman alıyor. Ortalama bir karikatürümü 3-4 günden önce bitiremiyorum.
14- Karikatür dışındaki uğraşılarınız nelerdir? Mesleğiniz hakkında da bilgi verir misiniz?
Resim, grafik ve fotoğrafla da uğraşıyorum. Ayrıca zaman zaman eleştiri/tartışma yazıları da yazıyorum. İlerde yazmayı düşündüğüm birkaç roman ve estetik üzerine kuramsal bir kitap bulunuyor. Farklı alanlarda ürün verince üretimde kopukluklar oluyor. 20 yıldır resim öğretmeni olarak da emek vermekteyim…
15- Çocuklar ve karikatür dediğimizde ilk aklınıza gelenler nelerdir? Çocuklar için de atölye çalışmaları yapıyor musunuz?
-Çocuklar ve karikatür denilince çocukların ve karikatürün ortak özelliği “yaramazlık” aklıma geliyor… Çocuklar genelde evrensel karikatüre çok yabancılar… Ama tanıdıktan sonra kısa zamanda uyum sağlıyorlar ve düşünce ve üretim aşamasına geçip başarılı ürünler ortaya koyabiliyorlar. Üretmeyenler de algılama anlamında başarılı oluyorlar…
Halen çalışmakta olduğum yatılı okulda kurduğum resim atölyesinde 12 yıldır öğrenci yetiştiriyorum. Köylerden gelen çocuklarla resim ve karikatür çalışıyoruz. Ulusal ve uluslar arası başarılar kazanan, halen karikatürü sürdüren, yoluna devam edip resim öğretmenliğine başlayan birçok öğrencim oldu.
16- Ülkemizde karikatür sizce hangi noktada, destekleniyor mu, geleceğini nasıl görüyorsunuz? Çizdiğiniz bir karikatür nedeniyle zor durumlar yaşadınız mı?
-Ülkemiz karikatürü son yıllarda epeyce geriletildi. Özellikle basında iktidara/sermayeye eklemlenen çizerlerin dışında çok az çizer kaldı karikatürün onurunu koruyan… 78 yaşındayken Turhan Selçuk ustayı Milliyet’ten kovan, geçenlerde Bodrum’da karikatür sergisi açan Bedri Koraman ustaya “bir dönemin yıldızı, en çok bilinen, en çok sevilen, hatta tiraj unsuru olarak peşinden koşulan ben, basın dünyasından dışlanmış bulunmaktayım” dedirten vahşi bir dönemden geçiyoruz.
Karikatürümüzde müthiş bir potansiyel var ama bunun ortaya konması, kendini göstermesi için yeterli koşullar yok. Bireysel ve küçük çaplı kurumsal çabaların dışında fazla bir hareketlilik görünmüyor. Karikatürün zayıflatılması, susturulması tam da egemenlerin istediği bir şeydir. İnternet ortamı dışında yarışmalar, sergiler, albümler karikatürün nefes alma alanları olmaktadır.
Ama her şeye rağmen ödün vermeden inadına üreten çizerlerimiz vardır ve bunlar çoğalacaktır.
Çizdiğimiz karikatürler yüzünden farklı zorluklar yaşadığımız oluyor. Bazen sergilerimiz engelleniyor, bazen hapse atmak için yargılıyorlar, bazen de dogmatik insanların saldırılarıyla uğraşmak zorunda kalıyoruz… yine de çizmeye… haksızlıkların üzerini çizmeye devam ediyoruz…
17- Politika, karikatür ve hoşgörü dersek, ülkemiz için bu ne kadar geçerli?
-Karikatürün ülkemizdeki geriliğinden söz etmiştim. Politika ve hoşgörü ise daha da içler acısı durumdadır. Politika akılla yapılır. Ama artık yalanla ve baskıyla yapılır olmuştur. Böyle bir ortamda ise farklı renklere tahammül edemeyen, sürekli ötekileştiren bir anlayış çoğalmaktadır… Yani ülkemizde karikatür diğer ikisinden daha gelişkindir…
18- Geleceğe yönelik planlarınız hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Ve vermek istediğiniz bir mesaj varsa neler söylersiniz?
-Yazmayı düşündüğüm kitaplardan söz etmiştim. Ayrıca 2013 yılında bir karikatür albümü yayımlamayı düşünüyorum. Gelecekte özellikle karikatür ve resim alanında daha da yoğunlaşmayı istiyorum.
Özellikle genç çizer dostlara, bu karanlıkta umutsuzluğa kapılmamalarını, inadına çizmelerini ve özgür çizgileriyle birer ışık olacaklarını unutmamalarını söylemek istiyorum…
19- Son olarak uluslar arası karikatürde önemli bir yere sahip olan ve bize bu fırsatı veren CNC web sitesi hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
- CNC sitesi benim de yararlandığım bir site. Uluslar arası alanda gerçekleşen sergi, yarışma vb. etkinliklerin bir arada sunulduğu, ayrıca dünyanın önemli karikatür sitelerine de kolayca ulaşmamızı sağlayan bir site… Bu işlevleriyle dünya karikatürünü izlememizi kolaylaştırıyor diyebilirim… Başta Seyran Caferli dostumuz olmak üzere emeği geçenleri kutlarım.
Bu güzel söyleşi için çok teşekkürler sevgili Aşkın Ayrancıoğlu. Sizin istikrarlı çizginiz pek çok karikatüriste, bu işe gönül veren gençlere örnek oluyor. Başarılarınızın devamını diliyorum.
-Ben de size teşekkür ederim bu güzel ve derinlikli söyleşi için…
Interview with Turkish Cartoonist Aşkın Ayrancıoğlu for CNC...
3 Eylül 2012 Pazartesi
1 Eylül 2012 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)