SOMA MADEN FACİASININ ARDINDAN İLÇEDE NELER YAŞANIYOR?
Geçen günlerde gazeteci sevgili Yaşar Gürsoy’un, gazeteci Levent Öztürk’ün Soma’daki izlenimlerine yer veren bir paylaşımını, daha geniş çevrelere de ulaşabilmesi açısından kendi sayfamda paylaştım ve bu konudaki hassasiyetimizin halen devam ettiğini görmek umut verici oldu. Soma’daki maden faciasının ardından gözlemlerini aktaran gazeteci Levent Öztürk, bu konuyla ilgili kendisinden daha detaylı bilgi alabilme isteğimi kırmayarak gerçekten de çarpıcı bilgiler verdi. Soma maden faciasının ve ülkemizin yaşadığı tüm acılara duyarsız kalmamak, acıları sadece sosyal medya üzerinde sıcağı sıcağına yaşayıp unutmamak ve felaketin merkezindeki insanlarımızı acılarıyla baş başa bırakmamak adına bu önemli noktayı sevgili Levent Öztürk’ün aktarımlarıyla sizlerle paylaşmak istiyorum. Felaketlerin ardından yaşanılan ve görmezden gelinen travmaların önüne geçilebilmesi için toplum olarak yapabileceğimiz çok şeyler var. Bu vesile ile Soma’daki şimdiki durumu bizlere aktaran gazeteci Levent Öztürk’e, gazeteci Yaşar Gürsoy’a çok teşekkür ediyorum.
Gazeteci Levent Öztürk’ün Soma’dan aktarımları ve maden faciasının sonrasında yapılabilecekler üzerine görüşleri şöyle:
“Öncelikle gösterdiğiniz duyarlılık için sonsuz teşekkürler, ben uzun yıllarını savaş ve afet bölgeleriyle bu tür trajedilerin yaşandığı bölgelerde geçirdim. Soma'da yaşanan facia sırasında TRTTÜRK Kudüs temsilcisi olarak çalışıyordum. Geçtiğimiz ay başında BM ile çalışan bir yardım organizasyonunun teklifiyle meslekten ayrıldım, zaten maalesef mesleğin içinde bulunduğu durum benim habercilik anlayışımın ve çizgilerimin çoktan dışına çıkmış durumda...
Öncelikle bu konuyu spekülatif ve sadece haber malzemesi olarak kullanılacak bir konu olması dışında sosyal anlamda yaşanan bir travma ve geleneksel aile yapısının ve kültürün getirdiği bir konu olarak bununla profesyonel olarak ilgilenecek kurumların yada STK'ların ele alması gereken bir vaka olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ben bölgeye Uluslararası Yardım Organizasyonumuzun 190'ı şehit madenci 160'ı ise ihtiyaç sahibi olan madenci ailelerine Ramazan öncesi gıda paketleri dağıtımı için gittim. Bu sırada ailelerle görüşürken paylaştığım bu olay bana aktarıldı. Elbette bu küçük şehirde ağızdan ağıza dolanan ancak çok da dillendirilmeyen bir konuydu. Bu dramı yaşayan madenci eşi henüz bir kaç aylık evli ve çocuğu yok. Şimdi başka bir eve taşındı ve ölen eşinin babası onun hakkı olan ölüm aylığı vb hakları elinden almaya çalışıyor gelen yardımlar eşe değil durumdan habersiz olan yardım kurumları tarafından kayınpedere ve ölen eşin kardeşlerine sunuluyor. Kaymakamlıkta makamda yapacağımız projelerle ilgili bilgi verirken de bir başka ölen madencinin iki kardeşinin kaymakama serzenişine şahit oldum. Öfkeli bir biçimde “Neden o alıyor yardımları?!” diye ölen madenci kardeşlerinin eşi için serzenişte bulunuyorlardı. Eminim bir çok ailede benzer bir tablo mevcut, düşünsenize geleneksel aile yapısı içinde kocasını kaybeden ve kocasının ailesiyle yaşamak zorunda kalan bir kadın bir eş, muhtemelen bir çok ailede eşler kaybettikleri kocalarının acısı dışında birde böylesi bir baskıyla karşı karşıya. İnanın önümüzdeki dönemde aile içi kavgalarda öldürülen yada ağır şiddete maruz kalan dul eşlerin hikayeleri çıkacak karşımıza…
Kentte korkunç bir psikolojik travma yaşanıyor aslında. Gizliden gizliye nelerin yaşandığını bilmediğimiz ama ailelerin üzerinde ciddi bir sıkıntı yaşatan bir travma bu. Aslında 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri ardından da yaşandı bu tür ağır travmalar ama o dönemde bu konuda bir çalışma yapabilecek etkin STK’lar yada sağlık kuruluşları mevcut değildi. Soma herkesin gönlünde şimdi ama asıl önemli olan başka bir şey var, bu yıkım ardından işi politik ya da benzeri malzemelerle kullanmak yerine, ailelerle birebir görüşerek gerçek sorunlarını ve yaşadıkları travmanın kötü sonuçlarını gidermek için bir şeylerin yapılması. Bende bu bayanın isim bilgileri mevcut ama bunu paylaşmayı şimdilik uygun görmüyorum zira zaten korkusundan fazla dile getirmek istemiyor. Yine de bu konuda nasıl bir yol haritası çizilmesi gerekiyorsa uzman Psikologlar vb desteği ya da sizin önereceğiniz bir şekilde bir şeyler yapılmalı, ben de elbette destek veririm.
Diğer iddialara gelince bu tür olaylarda elbette bu iddialar her zaman olur. Ama işin kötüsü bu iddiaları denetleyecek ya da ele alacak bağımsız bir organ yok. Medya ise sadece spekülatif bir yaklaşıma sahip, bu durumda bu iddialar doğru da olsa yönü değişebilir. Durum bu gördüğüm kadarıyla en azından…
Saygılarımla,
Levent Öztürk”
.......................... .
Saadet Demir Yalçın 4 Temmuz 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder