Gelecek nesillere radyoaktif tehlikeyi miras bırakmayalım.
Nükleer kazaların çevre ve insan sağlığı üzerinde meydana gelen etkilerinde iki önemli tehlike söz konusu. Birincisi; radyoaktif maddelerin, kazanın meydana geldiği nükleer merkez bölgesinde etkisini göstermesidir. Bu durum diğer kaynaklara oranla daha tehlikeli bir etki göstermektedir. İkincisi; gaz ve parçacık seklinde radyoaktif maddelerin nükleer merkez bölgesi dışına taşarak çok geniş bir alana dağılması durumudur. Bu durumda geniş alanlara yayılabilen radyoaktif maddelerin etkilerinin yıllarca sürmesi önemli bir tehlike arz etmektedir. Çünkü, kazada açığa çıkan yüksek düzeyli radyoaktif maddeler çeşitli yollarla geniş alanlara dağılarak yerleşim yerlerini, havayı, suyu ve toprağı radyoaktif maddelerle kirletir. Ekili arazi üzerinde oluşan atmosferik depolanma toprak yüzeyini, bitki köklerini, bitkilerin toprak üstü kısımlarını olumsuz yönde etkiler. Diğer taraftan yer altı ve yüzeysel sular radyoaktif maddelerle kirlenmekte ve doğanın ekolojik dengesi bozulmaktadır. Böylece çevrenin radyoaktif maddelerle kirlenmesinin temeli atılıyor. Bu kirlenmenin etkilerinin uzun sürebilen bir tehlike durumu yaratması da yadsınamaz bir gerçek. Çernobil kazasından 15 yıl sonra yapılan araştırmalarda çocuklarda tiroid kanserlerinin arttığı saptanmıştır. Kazanın olduğu yerin 150 km çapındaki çevresini kapsayan alanda kazadan önce ve sonra doğanlarda yapılan araştırma sonuçlarına göre 1986 Çernobil kazasından sonra doğan 12.129 çocukta 31 tiroid kanseri saptanmıştır. Radyasyondan kaynaklanan bazı kanser türlerinin öldürücü etkileri 20-30 yıl sonra ortaya çıkabilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder