11 ayın sultanı Ramazan ayı yaklaşıyor. Eskiden annelerimiz, ninelerimiz mahalledeki komşularımızla birlik olup bahçesi müsait olan bir büyüğümüzün evinde toplanır Ramazan için yufkalar açıp, pişirirlerdi. Mis kokular yayan o ocağın etrafında acıkıp dört dönen çocuklara birer peynirli, tereyağlı gözleme yapıp ellerine tutuştururlardı. Durumu olmayanlara da herkes elindekinden katkıda bulunur, oruç tutarken mağdur olmaması için mutfağındakileri paylaşırlardı. İftar davetleri verilir, sahurda yemeleri için açılan böreklerden birer tabak yaşlı komşulara da iletilirdi yanında üzüm hoşafıyla birlikte. Sofrada ne varsa onlar paylaşılır, kimse yoksulluğundan, yokluğundan ve fakir sofrasından utanmazdı. Günümüzde pırıltılı sofraların, eğlencelerin, dibine vurmuşlukların paylaşıldığı sosyal medya kadar göstermelik değildi ilişkiler. Ramazan ayını bu nedenle önemsiyorum. Geçmişte ruhuma kattığı güzellikler, öğrettiği paylaşım duygusu ve ibadetini gerçekten olması gerektiği ölçülerde ve tertemiz yapan büyüklerim hatırına...
(Görsel: Hacer Kaya Uludağ)
(Görsel: Hacer Kaya Uludağ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder