Visitors
http://www.geovisites.com/pt/directory/artes_artes-plasticas.php
30 Mayıs 2015 Cumartesi
29 Mayıs 2015 Cuma
28 Mayıs 2015 Perşembe
22 Mayıs 2015 Cuma
Soma / Yırca Zeytin Dikme Şenliği...
Soma / Yırca'da termik santral yapımı için gerçekleştirilen zeytin katliamı sürecinde neler yaşanmıştı?
Geçen yıl Ekim ayında Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararla, Manisa Soma'da binlerce metrekarelik alanda bulunan zeytinlik, Soma Kolin Termik Santrali'nin yapımı için acele kamulaştırıldı. Kamulaştırmanın ardından zeytin ağaçları sökülmeye, bozuk zeytinlik olduğu gerekçesiyle kazılmaya başlandı. Sonuç olarak 6.600 zeytin ağacı katledildi. Bu gelişmelerin ardından tüm Türkiye bu kıyıma tepkisiz kalmadı. 20 Nisan 2015 tarihinde ise Yırca'yla ilgili iki gelişme yaşandı. Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu Danıştay 6. Dairenin Yırca Kararını onayladı. Yırca köylülerinin mücadelesi ve "Zeytini Seviyorum" diyen binlerce insanın tepkisi sayesinde zeytin tasarısının Meclis'te yasalaşmasının önüne geçildi ve TBMM bu tasarıyı gündemine almadan kapandı. Bu gelişmeler üzerine Kolin Şirketler Grubu da termik santrali başka bir yere yapacaklarını açıkladı. Şirketin açıklamasında, "Kolin Grubu’nun Soma’da kurmayı planladığı termik santralın yeri ile ilgili alternatif saha tespiti çalışmaları tamamlanmıştır. Buna göre Soma Kolin Termik Santrali’nin yeni proje alanı olarak Türkpiyale ve Kayrakaltı Köyleri civarında yer alan bir alan belirlenmiştir. Santralin inşası ve işletmesiyle ilgili yer değişikliğinin tescili için resmi makamlara yapılması gerekli başvuru süreci başlatılmıştır.Yeni proje alanı üzerinde dikili zeytin ağacı bulunmamakta ve 3 km. mesafede herhangi bir zeytinli saha da yer almamaktadır" denildi.
Termik santral yapımından sözde vazgeçilmiş ya da ertelenmiş gibi görünülse de bir hukuk mücadelesi kazanan Yırca'da 23 - 24 Mayıs 2015 tarihleri arasında, Yırca köylüleri ve Greenpeace ortaklığı ile zeytin fidanı dikme şenliği düzenleniyor. Yırca köyü, konuya duyarlı herkesi bu şenliğe davet ediyor...
21 Mayıs 2015 Perşembe
18 Mayıs 2015 Pazartesi
Bir Bardak Çayın Kaç Yıl Hatırı Var?
İnsanca yaşam hakları elinden alınmışlar için bir bardak sıcak ve demli çayı ağız tadıyla içebilmenin anlamı da çok büyük oluyor günümüzde... Geçen akşam tesadüfen yerel bir tv kanalının belgesel programında rastladım. Mahallenin fakir evlerinden birinde bir kadın yokluk içinde yaşam savaşı veriyordu. Konu komşunun yardımıyla ayakta durmaya çalıştığını, iki çocuğunu doyuramadığını anlatıyordu muhabire. "En büyük sıkıntın ne, neler söylemek istersin?" diye soran muhabire o can yakan cevabı verdi kadın: "Bazen, gel bir bardak çay ısmarlayayım ama sen de ne istediğimi biliyorsun diyenler yüzünden, hiç suçum olmadığı halde çocuklarımın yüzüne bakmaya utanıyorum, her çay içtiğimde o sözler aklıma geliyor ve çay boğazımdan geçmiyor..."
Türkan Saylan'ın Ardından...
Türkan Saylan (13 Aralık 1935 - 18 Mayıs 2009), Türk tıp doktoru, akademisyen, yazar, eğitimci ve eski ÇYDD genel başkanı.
Türkan Saylan hakkında harika bir yazı kaleme alan yazar Anıl Talat Eryontuk'tan: "Tüm yaşamı boyunca hep farklı biri oldu Türkan Saylan. Bedeninden çevresine öyle garip bir enerji yayıyordu ki belki de yüz binlerce insanın hayatını değiştirmesinde bu enerjinin etkisi vardı. Kendi deyimiyle; ‘aslında o bir şey yapmıyor, yalnızca insanları yapabileceklerine inandırıyordu.’
Bu yazımı 18 Mayıs 2009 günü yaşamını kaybeden Türkan Saylan için kaleme aldım. O öyle bir insan ki ülkemizde eğitim gören kız öğrenci sayısının 36 binden 100 bine çıkarılmasına, Türkiye’deki her köye bir okul yapılmasına ve her kasabada kız öğrenci yurdu yapılmasını amaçlayan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı’ydı. Bu yazıyı, burslarıyla 70 bini aşkın öğrenciye gelecek kazandıran, hayatı boyunca karanlık ve cehaletle savaşan Prof. Dr. Türkan Saylan’ı unutmayalım, unutturmayalım istediğim için kaleme aldım.
Hayatı bir an önce tanıma isteği sebebiyle köy hekimi olmayı isteyen, öğrencilik yıllarında cüzzamla savaşmaya başlayan, ihtisasını kimsenin tercih etmediği deri ve zührevi hastalıklar üzerine yapan, cüzzam ile mücadelenin ardından binlerce kişinin hayatına dokunan, özellikle kırsal alanda yaşayan kız çocuklarının eğitimi için durmadan çalışan büyük hocaya borcumu; yetiştirdiği kardelenler adına, verdiği savaşın meyveleri olan biz genç nesiller adına onu anlatmaya çalışarak ödemek istedim.
Günümüzde yaktığı bu eğitim ışığını söndürmeye çalışanlara inat daha fazla mücadele edelim, yaptıklarını onu tanımayan nesillere anlatalım istedim.
O kadar şey yazmak istedim ki onun için…1976 yılında lepra (cüzzam) çalışmalarına başlayarak, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kurdu. 1986’da kendisine Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” verildi, 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra konusunda danışmanlığını yaptı, Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve başkan yardımcılığı, Avrupa Dermato Veneroloji Akademisi’nin ve Uluslararası Lepra Derneği üyeliği ve yüzlerce sağlık hizmetinde emek verdi. Türkan Saylan’ın, ülkemizin her köşesindeki kız çocuklarının okumasına ve eğitimde fırsat eşitliği yaratılmasına ömrünü verdiğini, çok sevdiği ülkesine kazandırdığı okullarda, yurtlarda, eğitimlerine destek olduğu binlerce gencin ve yol arkadaşlarının yüreğinde hayalleri ve projeleri ile birlikte yaşamaya devam ettiğini hatırlatmak istedim sadece.
Diğer yandan kurmuş olduğu ÇYDD’de Büyük Önder Atatürk’ün izinde ve onu unutmayı, unutturmayı savunan, sadece geçmişinden değil aslında gelecekten de korkan yobazlara inat; unutmadığımız geçmişimizin aslında geleceğimizin teminatı olduğu fikrini savunur ve yaşatır.
Bu sebeple bir kez daha kardelenleri ışığa kavuşturan, umutları yeşerten, umudu mucizeye çeviren, yüreklerde sevinç uyandıran, mucizenin, özverinin adı Türkan Saylan’ı rahmetle anıyor, onun yeşerttiği eğitim filizlerini hiç soldurmayacağımıza söz veriyorum..."
Anıl Talat Eryontuk
Türkan Saylan hakkında harika bir yazı kaleme alan yazar Anıl Talat Eryontuk'tan: "Tüm yaşamı boyunca hep farklı biri oldu Türkan Saylan. Bedeninden çevresine öyle garip bir enerji yayıyordu ki belki de yüz binlerce insanın hayatını değiştirmesinde bu enerjinin etkisi vardı. Kendi deyimiyle; ‘aslında o bir şey yapmıyor, yalnızca insanları yapabileceklerine inandırıyordu.’
Bu yazımı 18 Mayıs 2009 günü yaşamını kaybeden Türkan Saylan için kaleme aldım. O öyle bir insan ki ülkemizde eğitim gören kız öğrenci sayısının 36 binden 100 bine çıkarılmasına, Türkiye’deki her köye bir okul yapılmasına ve her kasabada kız öğrenci yurdu yapılmasını amaçlayan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı’ydı. Bu yazıyı, burslarıyla 70 bini aşkın öğrenciye gelecek kazandıran, hayatı boyunca karanlık ve cehaletle savaşan Prof. Dr. Türkan Saylan’ı unutmayalım, unutturmayalım istediğim için kaleme aldım.
Hayatı bir an önce tanıma isteği sebebiyle köy hekimi olmayı isteyen, öğrencilik yıllarında cüzzamla savaşmaya başlayan, ihtisasını kimsenin tercih etmediği deri ve zührevi hastalıklar üzerine yapan, cüzzam ile mücadelenin ardından binlerce kişinin hayatına dokunan, özellikle kırsal alanda yaşayan kız çocuklarının eğitimi için durmadan çalışan büyük hocaya borcumu; yetiştirdiği kardelenler adına, verdiği savaşın meyveleri olan biz genç nesiller adına onu anlatmaya çalışarak ödemek istedim.
Günümüzde yaktığı bu eğitim ışığını söndürmeye çalışanlara inat daha fazla mücadele edelim, yaptıklarını onu tanımayan nesillere anlatalım istedim.
O kadar şey yazmak istedim ki onun için…1976 yılında lepra (cüzzam) çalışmalarına başlayarak, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kurdu. 1986’da kendisine Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” verildi, 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra konusunda danışmanlığını yaptı, Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve başkan yardımcılığı, Avrupa Dermato Veneroloji Akademisi’nin ve Uluslararası Lepra Derneği üyeliği ve yüzlerce sağlık hizmetinde emek verdi. Türkan Saylan’ın, ülkemizin her köşesindeki kız çocuklarının okumasına ve eğitimde fırsat eşitliği yaratılmasına ömrünü verdiğini, çok sevdiği ülkesine kazandırdığı okullarda, yurtlarda, eğitimlerine destek olduğu binlerce gencin ve yol arkadaşlarının yüreğinde hayalleri ve projeleri ile birlikte yaşamaya devam ettiğini hatırlatmak istedim sadece.
Diğer yandan kurmuş olduğu ÇYDD’de Büyük Önder Atatürk’ün izinde ve onu unutmayı, unutturmayı savunan, sadece geçmişinden değil aslında gelecekten de korkan yobazlara inat; unutmadığımız geçmişimizin aslında geleceğimizin teminatı olduğu fikrini savunur ve yaşatır.
Bu sebeple bir kez daha kardelenleri ışığa kavuşturan, umutları yeşerten, umudu mucizeye çeviren, yüreklerde sevinç uyandıran, mucizenin, özverinin adı Türkan Saylan’ı rahmetle anıyor, onun yeşerttiği eğitim filizlerini hiç soldurmayacağımıza söz veriyorum..."
Anıl Talat Eryontuk
17 Mayıs 2015 Pazar
Metal işçileri grevde...
Sefer Selvi (Evrensel); Bursa'da, ücretlerinin artırılmasını isteyen OYAK Renault ve Türk Otomobil Fabrikası AŞ işçilerinin iş bırakma eylemi için çizdi...
15 Mayıs 2015 Cuma
"ALİ İSMAİL / Emri Kim Verdi?"
Gezi direnişinin 2. yıldönümüne doğru...
Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, Şirin Payzın'ın programında, kaleme aldığı "ALİ İSMAİL / Emri Kim Verdi?" kitabında anlattığı Ali İsmail Korkmaz cinayeti ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Gezi olayları sırasında Eskişehir'de polisler tarafından dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'la ilgili önemli haberlere imza atan Saymaz, yeni kitabında Korkmaz'ın ölümüne neden olan olaylar zincirini ve bu cinayeti örtmek için yapılanları anlatıyor.
Saymaz, Twitter hesabından "ALİ İSMAİL / Emri Kim Verdi?" kitabını yazarken katkılarını esirgemeyen Korkmaz ailesine, Ali İsmail dava komitesine teşekkür ederken, kitabın gelirinin yarısının Ali İsmail Korkmaz Vakfı'na bağışlandığını duyurdu.
8 Mayıs'ta raflardaki yerini alan kitabın tanıtım metni:
"Ali İsmail Korkmaz, dört polis ve dört sivilin tesadüfi saldırısının değil, Eskişehir'de 31 Mayıs 2013'de başlayıp 3 Haziran'da son bulan örgütlü bir şiddetin kurbanı oldu. Sanıkların savunmalarından muhafazakâr ve milliyetçi oldukları görülüyordu. Ama daha önemlisi, dönemin başbakanından ilham almış, onun koruması ve teşviki altında çalışmışlardı. Bu nedenle, sanık polis Mevlüt Saldoğan, mahkemede "Gezi darbe ise, ben darbeyi bastırdım" demek cüretini gösteriyordu. Ali İsmail'e tuzak kuran siviller ise Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yüzde elliyi evde zor tutuyoruz" dediği kitlenin parçasıydılar. Türkiye'nin en başarılı gazetecilerinden biri olan İsmail Saymaz bu kitabında, tek "suçu" polis şiddetinden kaçmak olan Ali İsmail'in ölümüne neden olan olaylar zincirini ve bu cinayeti örtmek için oluşturulan örgütlenmeyi bir detektif titizliğiyle, en ince detayına kadar inceliyor. "Emri kim verdi?" sorusunun yanıtını "düşman ceza hukuku"nu yürürlüğe koyan güç ve zihniyette aramamız gerektiğini gösteriyor."
Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, Şirin Payzın'ın programında, kaleme aldığı "ALİ İSMAİL / Emri Kim Verdi?" kitabında anlattığı Ali İsmail Korkmaz cinayeti ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Gezi olayları sırasında Eskişehir'de polisler tarafından dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'la ilgili önemli haberlere imza atan Saymaz, yeni kitabında Korkmaz'ın ölümüne neden olan olaylar zincirini ve bu cinayeti örtmek için yapılanları anlatıyor.
Saymaz, Twitter hesabından "ALİ İSMAİL / Emri Kim Verdi?" kitabını yazarken katkılarını esirgemeyen Korkmaz ailesine, Ali İsmail dava komitesine teşekkür ederken, kitabın gelirinin yarısının Ali İsmail Korkmaz Vakfı'na bağışlandığını duyurdu.
8 Mayıs'ta raflardaki yerini alan kitabın tanıtım metni:
"Ali İsmail Korkmaz, dört polis ve dört sivilin tesadüfi saldırısının değil, Eskişehir'de 31 Mayıs 2013'de başlayıp 3 Haziran'da son bulan örgütlü bir şiddetin kurbanı oldu. Sanıkların savunmalarından muhafazakâr ve milliyetçi oldukları görülüyordu. Ama daha önemlisi, dönemin başbakanından ilham almış, onun koruması ve teşviki altında çalışmışlardı. Bu nedenle, sanık polis Mevlüt Saldoğan, mahkemede "Gezi darbe ise, ben darbeyi bastırdım" demek cüretini gösteriyordu. Ali İsmail'e tuzak kuran siviller ise Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yüzde elliyi evde zor tutuyoruz" dediği kitlenin parçasıydılar. Türkiye'nin en başarılı gazetecilerinden biri olan İsmail Saymaz bu kitabında, tek "suçu" polis şiddetinden kaçmak olan Ali İsmail'in ölümüne neden olan olaylar zincirini ve bu cinayeti örtmek için oluşturulan örgütlenmeyi bir detektif titizliğiyle, en ince detayına kadar inceliyor. "Emri kim verdi?" sorusunun yanıtını "düşman ceza hukuku"nu yürürlüğe koyan güç ve zihniyette aramamız gerektiğini gösteriyor."
14 Mayıs 2015 Perşembe
12 Mayıs 2015 Salı
Soma'da Baharın Rengi Siyah...
13 Mayıs 2014'de Soma Holding şirketlerinden Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen maden ocağında çıkan yangında tam 301 madenci yaşamını yitirdi ve ülke tarihine kara bir leke olarak kazındı. İhmaller zincirinden kaynaklanan bu facianın ardından ilçede yaşam bir daha eskisi gibi olmadı. Sorumluların yargılandığı davanın duruşmaları ise devam ediyor...
9 Mayıs 2015 Cumartesi
Anneler Günün Kutlu Olsun Ayşe Ana...
28 Ekim 2014 tarihinde Ermenek'te kömür madenini su basması sonucu meydana gelen faciada yaşamını kaybeden 18 madenciden birisi olan Tezcan Gökçe'nin annesi Ayşe Gökçe'nin olayın ardından söylediği "Oğlum yüzme bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?" diye sorması uzun süre hafızalardan çıkmadı. Ayşe Ana'nın evlat acısı hâlâ taze ve çok büyük...Ve Ayşe Ana, oğlu yaşasaydı, her gününün "Anneler Günü" olacağını söylerken bir kez daha yürekleri dağladı. Soma'da, Ermenek'te, Zonguldak'ta, Kozlu'da ve daha adını sayamadığımız maden facialarında evlatlarını kaybetmiş, evlat acısıyla yaşamaya mahkum tüm annelerimizin "Anneler Günü" kutlu olsun...
Happy Mother's Day... Anneler Günü Kutlu Olsun...
6 yıldır annemin olmadığı bu dünyada "Anneler Günü" kutlamalarına şahitlik ediyorum ister istemez. Anneleri hatırlamak açısından güzel belki de... Bir köşede unutulmuş annelerimizi, yaşlı ya da hasta olduğu için yaşamda bir yük gördüğümüz annelerimizi bir gün de olsa hatırlamamız umuduyla...
6 Mayıs 2015 Çarşamba
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sergisi 9 Mayıs'ta Açılıyor
Bu yıl 18.si düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali kapsamında Uçan Süpürge ve Obur Mizah Karikatür Dergisi ortaklığı ile düzenlenen sergi 9 Mayıs 2015 Cumartesi günü Ankara’da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açılışını gerçekleştirecek. Yapılan duyurular sonucundan 35 ülkeden 400 karikatürle katılımın gerçekleştiği sergide seçilen 100 özel seçki karikatür sergilenecek. Ayrıca sergi için özel oluşturulan 16 sayfalık mizah dergisi de sergi süresince ücretsiz dağıtılacaktır. Sergi 9-18 Mayıs tarihleri arasında Festival izleyicileri ve sanat severlerin ziyaretine açık olacak.
Sergi Tarihi / Date: 9-18 Mayıs / May 2015
Kokteyl / Cocktail: 9 Mayıs
Saat / Time: 19:30
Yer / Venue: Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi Kennedy Cad. No:4 Kavaklıdere / Ankara
Sergide Karikatürleri Sergilenecek Olan Karikatüristler:
Cartoon Artists Who Will Be Featured In The Exhibiton:
ALEXANDER GALAGANOV, ANATOLIY STANKULOV, AYTEN KOSE, AZEM YILMAZ, BEHROOZ FIROOZI, BERNARD BOUTON, BIROL CUN, BOBOC MIHAI GABRIEL, CARLOS AMORIM, CEM KOC, CEMALETTIN GUZELOGLU, CIVAL EINSTEIN, COSKUN GOLE, DENIZ ILHAN, DILIANA NIKOLOVA, DINA ABDELGAWAD SHOSHA, DORU AXINTE, DUYGU SARACOGLU, ELENA OSPINA, EMRE YILMAZ, ERAY OZBEK, ERDOGAN KARAYEL, ÉRICO DE OLIVEIRA JUNQUEIRA AYRES, ESMAEIL BABAEI, GORAN CELICANIN, GRIGORIS GEORGIOU, HALİT KURTULMUS AYTOSLU, HATICE FERHAT, HAYATI BOYACIOGLU, HICABI DEMIRCI, HULYA ERSAHIN, HUSEYIN ALPARSLAN, HUSEYIN SOYLU, IGOR PASHCHENKO, IRENEUSZ PARZYSZEK, J.BOSCO JACÓ DE AZEVEDO, JACEK KAWA, JALAL PIRMARZABAD, KHALIL ZITOUNI, KONSTANTIN KAZANCHEV, LOUIS POL, LUC DESCHEEMAEKER, LUC VERNIMMEN, MAHDIEH SABBAGHKAR, MAKHMUDJON ESHONKULOV, MANSOURE DEHGHANI, MARILENA NARDI, MEHMET ARSLAN, MENEKSE CAM, MICHAEL MAYEVSKY, MIROSLAV JAKOVLJEV, MURAT YILMAZ, MUSTAFA BORA, MUSTAFA CAKIRCALI, MUSTAFA YILDIZ, NEVZAT VARHAN, OLEG GUTSOL, OLEG LOKTYEV, OLEKSY KUSTOVSKY, OMAR ZEVALLOS VELARDE, PHILIPPE CRUYT, RAIMUNDO WALDEZ C. DUARTE, RECEP BAYRAMOGLU, ROBERTO CASTILLO RODRIGUEZ, SAADET DEMİR YALCIN, SABINE VOIGT, ERGEY SOKOLOV, SOHRAB KHEIRI, SONAY YILMAZ, TUGCE ERDOGAN, VALENTIN GEORGIEV, VALERI TARASENKO, VALERIY CHMYRIOV, VALERY MOMOT, VASILYEVA LILIYA, WESAM KHALIL, YALDA HASHEMINEZHAD, YASER DELFAN, YU LIANG, ZEYNEP GARGİ
5 Mayıs 2015 Salı
Darağacında Üç Fidan...
Gülünün Solduğu Akşam...
"O sahneyi çok iyi somutladım. İdam günü gelip çatınca, o sevdiğim, alıştığım giysilerimi giyeceğim: Postallarımı, parkamı.Beyaz ölüm gömleği giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim, kesin. Direneceğim ve giymeyeceğim.
Öyle her zamanki eyleme gidiş tavrımla gideceğim.
Yok, tıraş falan da olmayacağım.
Gidip, oturup, önce bir sigara yakacağım orada.
Sonra demli, sıcak, güzel bir çay içeceğim.
*Ha bak, Rodrigo'nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada. Bak, bunu çok isterim. Sanırım, asılacak bir insanın son isteğini geri çevirmezler. Bunu isteyeceğim.*
Avukatlarımın idamda bulunma hakları var. Onların orada olmalarını isteyeceğim, kesin isteyeceğim, gelmeleri gerek. Çünkü bizden sonrakilere umut verecek bu sahne. Asılışımız güme gitmemeli. İpe nasıl gittiğimizi, gelecek kuşaklara anlatacak doğru dürüst, güvenilir görgü tanıkları bulunmalı orada.
Bir de kendim çıkıp urganı kendim geçireceğim boynuma. Bunu çok istiyorum. Cellat falan sokmayacağım yanıma, iğrenç bir şey.
Ve dönüp oradaki heriflere diyeceğim ki "Burada ölen yalnız benim bedenimdir, ki zaten ölümlüydü, ölecekti. Ama düşüncemi asla öldüremeyeceksiniz, ölmeyecek, yaşayacak" diyeceğim!.."
4 Mayıs 2015 Pazartesi
Nepal Depreminin Bilançosu Ağırlaşıyor...
Acıların milleti, dini, dili, ırkı ve sınırı yoktur...
#Nepal depreminin bilançosu her geçen gün ağırlaşıyor. Nepalli yetkililer tarafından yapılan açıklamada, ölü sayısının 6 bini aştığı, yaralıların sayısının ise 14 bine yakın olduğu, bu sayıların giderek arttığı belirtildi...
1 Mayıs 2015 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)